Etrafımızdaki cihazlar konuşsaydı nasıl olurdu, hiç düşündünüz mü? Teknoloji, baş döndürücü hızdaki gelişimiyle bizi hep şaşırttı. Şimdi sıra Nesnelerin İnterneti’nde (Internet of Things/IoT). Bugüne kadar herhalde kimse cansız nesnelerle konuşmayı denememiştir. Fakat artık sadece akıllı telefonlarla değil, buzdolaplarıyla, klima cihazlarıyla, otomobillerle de konuşabilecek hale geldik. Ve artık Nesnelerin İnterneti’nin nimetlerinden sadece sıradan kullanıcılar değil, aynı zamanda şirketler de faydalanıyor.
Nedir bu Nesnelerin İnterneti?
Bir ağa bağlı olan ve veri gönderip alabilen her tür nesnedir. Basitçe söylemek gerekirse, internet üzerinden iletişime geçebilen cihazlardır. Bu düşünce elektronik cihazları daha kolay yönetebilmek için hayata geçirilmiştir. Yani her cihazınızla ayrı ayrı ilgilenmek yerine, artık tek bir ana anahtarla tüm cihazlarla iletişime geçebilmek anlamına gelmektedir.
Örneğin, klimanızın evinizi siz eve gelmeden önce soğutmasını istiyorsanız, akıllı telefonunuza birkaç dokunuşla evinizi hoş bir serinlikte bulabiliyorsunuz. Kapıyı kapattığınız anda evin anahtarlarını içeride unuttuğunuzu fark edip birinin size kapıyı açmasını beklediğiniz olmuştur herhalde. Akıllı kapıların kullanıma girmesiyle birlikte artık bu sorun ortadan kalkmış durumda. Bu akıllı kapılar anahtarı içeride unuttuğunuzu tespit edip kapının kilitlenmesini otuz saniye kadar geciktiriyor, siz de böylece içeri girip anahtarlarınızı alabiliyorsunuz.
IoT ticari sektörlerde de büyük ölçüde kullanılmakta ve verimliliği de bir hayli arttırmakta. Rüzgar enerjisi çözümleri üreticisi Siemens’i ele alalım. Siemens bu rüzgar türbinlerini birer akıllı ve dağıtık makineye dönüştürmüş durumda. Artık önceden tahmin edilemeyen ani hava değişikliklerinde bu gelişmiş ve pahalı rüzgar türbinlerinin veriminin etkilenmemesi için çok sayıda türbinin anında bakım işlemlerinin ve rüzgar hızındaki ani iniş çıkışlar durumunda ince ayarlarının yapılabilmesini sağlayan RTI mesajlaşma yazılımları ekleniyor.
IoT’nin yönetilmesi
Yakın gelecekte ev ve sanayi tipi birçok cihaz IoT’nin bir parçası olacak. Bu değişim oldukça hızlı, dolayısıyla giderek daha fazla cihaz internete bağlı olacak ve daha fazla veri üretilecek. Bu da daha fazla sorun olacağı anlamına geliyor. IT gözüyle bakıldığında, arka uç hizmetlerinin sunucu, bellek ve ağ olgularını da içerecek şekilde geliştirilmesi gerekiyor. Yani veri merkezlerinin bu değişime ayak uydurarak Nesnelerin İnterneti kavramına ağırlık veren IT altyapıları oluşturması giderek daha fazla öne kazanacak. Dolayısıyla daha fazla veri merkezi yönetimi ve sistem yönetimi yaklaşımlarına olan ihtiyaç artacak.
Arka uç hizmetleri cihazlar arasındaki sistematik veri akışını gerektiği şekilde yönetemeyecek olursa olaylar çok korkunç bir hal alabilir. Dolayısıyla IoT gizlilik ve güvenlik konularında da sorun yaratabilir. IoT vasıtasıyla mahremiyetinizi kimin ihlal etmeye çalıştığını öğrenmek çok zor bir hal alabilir.
Sonuç
Nesnelerin İnterneti kavramı kulağa hoş geliyor. Bizi sürekli cihazlarımızla iletişim halinde tutuyor ve aslında çok zor olabilecek işleri kolayca yapabilmemizi sağlıyor. Yine de gizlilik ve güvenlik konusunda yukarıda bahsedilen riskler de halihazırda mevcut. Fakat internete bağlı cihaz sayısının her geçen gün arttığı ve giderek artacağı da bir gerçek.