Kurumsal hayatta yazılım projelerindeki para genellikle lisanslardadır. Ancak, açık kaynak dünyasında lisans diye bir şey yoktur. Bu da maliyetleri bir hayli azaltan bir durumdur. Projeleri oluşturup buluta koyabilir ve bu süreç içerisinde başta sunucu olmak üzere hiçbir şey için para harcamayabilirsiniz.
Açık kaynaklı yazılımların en büyük sorunlarından biri açık kaynak dünyasında tıpkı lisanslı ürün dünyasında olduğu gibi çok fazla bileşen bulunmasıdır. Fakat aralarındaki en büyük fark açık kaynak teknolojisine hakim olmak için tek ihtiyacınız olan şeyin zaman olmasıdır. Örneğin birçok bilgi işlemci bir PHP uygulamasının dağıtımını yapmak için nelerin gerekli olduğunu bilir. PHP internet üzerinde Perl’in yerini alan programlama dilidir ve WordPress ve Drupal gibi web uygulamaları PHP kullanmaktadır. Hatta Facebook’ta bile hala PHP’nin bir türevi bulunmaktadır. Stack Overflow’un yakın tarihte 50.000 geliştiriciyle yaptığı bir ankette geliştiricilerin %35’inin ana araç olarak PHP’yi kullandığı tespit edilmiştir. PHP hala çok popüler bir programlama dili olsa da, piyasada başka birçok dil ve framework de bulunmakta, bu yüzden eğer hosting ekibiniz dağıtım yapacakları belli bir dili veya frameworkü bilmiyorsa o dilin uzmanlarını yardıma çağırarak birçok potansiyel sorundan kurtulursunuz.
Bilinmesi gereken ikinci husus ise sunucu işletim sistemlerinin ve destekleyici teknolojilerin sürekli geliştirildiği ve yamalandığı, yani bir güvenlik açığının tespit edildiği ve düzeltildiği. Bir uygulama geliştirip birkaç yıl boyunca hiç dokunmadan olduğu gibi bırakacak olursanız bir gün o uygulamanızı sürümü yükletilmiş sunuculara dağıtmanız gerektiğinde uygulamanın birçok kısmının çöktüğünü ve kodun değiştirilmesi gerektiğini görürsünüz. Ayrıca sunucu sürümünü yükseltmek için gerekli kaynakları bulmak zorlaşır, bu yüzden kodunuzu ve altyapınızı birkaç yılda bir değil, sık sık yenilemekte fayda vardır. Ki yıldan daha uzun bir süre boyunca bakım görmemiş bir uygulamayı yenilemenin masrafı yüzlerce, hatta binlerce dolar olabilir.
Son tavsiye ise hosting işini büyük sunucu şirketleriyle halletmektir. Sektörde “Platform as a Service” hizmeti sunan birçok büyük firma bulunmaktadır. “Platform as a Service” altyapıyı sizin için başka bir şirketin ücret karşılığı sunması anlamına gelir. Siz bu durumda karmaşık komutlar yazmak yerine grafik arayüzler kullanarak sunucularınızı ve veritabanlarınızı kontrol edebilirsiniz. Ancak Platform as a Service şirketlerinin, örneğin uygulamanızın bizzat platform tarafından arayüzlendiği durumlarda olduğu gibi, size yardımcı olamayacağı bazı konular da bulunmaktadır. Bu durumda açık kaynaklı frameworklere başvurmak daha faydalı olacaktır.
Sonuç
Uygulamanızın sunucularda çürüyüp gitmemesi için yapabileceğiniz birkaç şey var:
– Her açık kaynak teknolojisinin kendine özgü bir ekosistemi olduğunu ve zamanınız kısıtlıysa bu konuda hosting sağlayıcınıza bel bağlamaktansa uzmanların yardımına bavurabileceğinizi unutmayın.
– Yeni sunuculara taşınmanız gerektiğinde çok fazla masrafın altına girmemek için uygulamanızın çalışmasını sağlayan destekleyici yazılımı sık sık güncelleyin ve yamalayın.
– Son olarak, eğer şirketinizin geleceği uygulamanızın sorunsuz bir şekilde çalışmasına bağlıysa küçük hosting şirketleriyle çalışmayın.