“Bulut bilişim” terim olarak yeni, teknoloji olarak eski, günümüz bilişim trendlerinin göz bebeği, içinde çok fazla şey barındıran ama ne olduğunu kimsenin tam anlatamadığı bir konsept.
Doğrusunu söylemek gerekirse biz bulut bilişim firmaları çok uzun zamandır işimizi anlatmakta zorlanıyoruz. Yıllarımız ‘hosting’ kelimesinin tam olarak ne anlama geldiğini izah etmek, yaptığımız işi tam olarak tanımlamaya çalışmakla geçti. ‘Bulut Bilişim’ konsepti ile birlikte derdimize çare buluruz diye düşünüyorduk ama maalesef bir arpa boyu yol kat edemediğimiz gibi yeni cevaplanacak sorularımız oldu. Mesela ilk soru “Bulut’un hosting’den ne farkı var ?”
Çok net bir şekilde belirtmek isterim ki 2010 yılından beri birçok bilişim dergisine konu olan, üzerine sayfalarca yazılan çizilen, seminerler düzenlenen bu ‘yeni’ trend’in 90‘ların sonuna doğru ortaya çıkan ve yıllardır sektörde var olan hosting servislerinden hiç bir farkı yoktur. Sanki ışınlanmayı icat etmişçesine bizi havaya sokan bu ‘Bulut Bilişim’ konsepti yıllardır zaten kullandığımız hosting servislerinden farklı değil ise ‘Nedir bu kavram karmaşası, nedir bu telaş?’ diye soruyorsanız; cevabı, Fortune 500 firmalarının bütçelerinde en büyük orana sahip departmanın adında bulabilirsiniz. PAZARLAMA!!!
Bulut bilişim bir pazarlama harikası ve ne temel anlamda ne de detaylarda hosting servislerinden bir farkı yok. Bu yeni trendin yıllardır kullandığımız servislerin bir ikamesi olduğu o kadar belli ki; 2005 – 2015 yılları arasında arama motorlarında HOSTING kelimesini arayan kullanıcı sayısı ile ‘BULUT BİŞİLİM’ kelimesini arayan kullanıcı sayılarında bile ciddi bir korelasyon var. Aşağıdaki grafikte de hosting trendinin 2010 yılında sona erdiğini ve yerini bulut bilişime bıraktığını net olarak görebiliyoruz.¨
Peki, hosting veya bulut bilişim, adına ne derseniz deyin tam olarak ne ifade ediyor? Devlet büyüklerimizin yaptığı açıklamalardan da anlaşılacağı gibi durum biraz karışık. Hızlıca netleştirelim.
Temel anlamda ‘bulut bilişim’ bir kurumun IT altyapı yatırımı yapmak istemediği servislerini (bu tüm IT altyapısı da olabilir) bir ‘Bulut Bilişim’ firmasına ‘outsource’ etmesi yani ‘dış kaynak‘ kullanımıdır. E-posta kullanmak istiyorsunuz ancak e-posta sunucusu altyapısı kurmak, lisans maliyetlerini ödemek, bakım için bir personel istihdam etmek istemiyor musunuz? Bir ‘Bulut Bilişim’ firmasından hizmet alıyorsunuz ve sorununuz çözülüyor. Yukarıda anlattığım iş modeli 20 yıldan fazladır başarılı şekilde uygulanıyor. Tabii ki durum sadece e-posta hizmetleri ile sınırlı değil. Günümüzde CRM (müşteri ilişikleri yönetimi yazılımı), ERP, dosya yönetimi, web sitesi, telefon santrali, ofis uygulamaları hatta donanım ihtiyaçlarınızı bile ‘Bulut Bilişim’ servis sağlayıcılardan temin edebiliyorsunuz. Böylece firmanızda bir bilişim altyapısı kurmak ve bu altyapının sürdürülebilir olması için gerekli maliyetlere katlanmak zorunda kalmıyorsunuz.
2015 yılı istatistiklerine baktığımızda dünya genelinde kurumların yukarıda anlattığımız servis modelini benimsediklerini ve faydaların farkında olduklarını görüyoruz. 2015 yılında IT yatırımlarının %42‘si ile bulut bilişim yatırımları ikinci sıradayken, bu servisleri kullanan firmaların personel maliyetlerinde ortalama %25, donanım maliyetlerinde ortalama %40 düşüş olduğu görülüyor. Dünya genelinde IT yöneticilerinin %85‘i bulut bilişim servislerini güvenilir buluyor.
Bu kelimelerin altını bilerek çizdik çünkü bu iki kelime Türkiye’de bulut bilişim satın alımlarının yeterli olmaması ve özellikle büyük kurumların yukarıda saydığımız faydalardan yoksun olarak rekabet etmesinin en önemli nedeni. Türkiye’de kurumlar henüz bulut bilişim servislerine hazır değil. Son kullanıcı olarak bulutta yer alan uygulamaları (dosya depolama sistemleri, sosyal paylaşım platformları vb.) ne kadar yaygın kullanırsak kullanalım, söz konusu işimiz olunca tüm bu faydalı servisleri kullanmaktan vazgeçiyoruz ve kabuğumuza çekiliyoruz. İş yapma şeklimizi ‘benim olsun temiz olsun’ prensibine dayandırıyor ve ister inanalım ister inanmayalım rekabetçi olmaktan uzaklaşıyoruz. Tamamen farklı amaçlar için kurmuş olduğumuz işimiz, bilişim yatırımlarını araç olmaktan çıkartıp bir “amaç” haline getiriyor. Ve günün sonunda tüm kurumlarımız küçüklü büyüklü birer bilişim firması haline geliyor.
Tabiki her zaman olduğu gibi 80’e 20 kuralı (bir kurumda çalışanların zamanının %80‘i var olan iş süreçlerini yönetmek ve sürdürmek, %20’si inovason yapmak ile geçer) hayata geçiyor ve yaptığımız işe odaklanmak yerine bilişim altyapılarını yönetmek için donanımlar alıyor, personel istihdam ediyoruz. Bilişim departmanıyöneticilerinden, “C” seviyesi yöneticilere kadar tüm Türkiye sunucularının alt katta olmasını daha güvenli buluyor.
Ancak atladığımız nokta servislerimizi herhangi bir kamusal ağa bağladıktan sonra nerede olduğunun pek bir öneminin kalmıyor olması. Bununla birlikte Türk bulut bilişim sektörünün önündeki önemli engellerden biride bazı sektörlerdeki özel yasal düzenlemeler. Özellikle bankacılık ve telekomünikasyon sektörlerindeki kısıtlamalar bu sektörlerde yer alan büyük oyuncuların bulut bilişim yatırımlarına yönelmesine engel teşkil ediyor. Büyük kurumların yatırım yapamadığı bir sektörün güçlenmesini beklemek gerçekten iyimser bir yaklaşım. Büyük ölçekli teknoloji satın alımlarının bankacılık ve telekomünikasyon sektörlerinde gerçekleştirildiğini düşünürsek Türk bulut bilişim sektörünün emin ellerde olduğunu söyleyemeyiz.
Ancak yine de her zaman olduğu gibi Türkiye’de KOBİ‘ler üzerine düşenden fazlasını yapıyor ve bulut bilişim sektörüne can simidi oluyorlar. Türkiye ekonomisi gibi, bulut bilişim sektörü de gücünü KOBİ‘lerden alıyor. Kısaca özetlemek gerekirse yağmur bulutları Türkiye‘ye yeni ulaştı ancak bir sağanak beklemek için çok erken.
Not: Bulut ikonu Ağ (Network) diyagramlarında yönetemediğiniz, sizin kontrolünüz dışınızda bulunan alan için kullanılır. Bulut servislerin adı buradan gelmektedir.